News

citefactor-journal-indexing

TABERÎ VE MÂTÜRÎDÎ’DEN HAREKETLE FARKLI BİR TASNİF DENEMESİ: EHL-İ HADÎS - EHL-İ RE’Y TEFSİRLERİ

İslam düşünce geleneği bir bütün olmasına rağmen tefsir, kelam, fıkıh, hadis gibi ilmi disiplinler ayrı ayrı sınıflandırılmıştır. Daha özelde ise tefsir geleneği dirayet ve rivayet şeklinde iki başlık altında değerlendirilmiştir. Bu ayrımın kökleri on asır öncesine kadar ulaşmakta ve ayrım günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Bununla beraber bazı araştırmacılar, bu ayrımın problemli olduğunu belirtmişlerdir. Nitekim rivayet tefsiri Kur’ân’ın sahabe ve tabiin kavilleri ekseninde anlaşılması ve kişinin re’y ile görüş bildirmekten kaçınması şeklinde tanımlanmıştır. Ne var ki bu tanımının kriterleri Taberî’ye uymamaktadır. Çünkü o, rivayetler arasında tercih yapmış, fıkıh ve kelam konularını tartışmış, soru cevap yöntemini kullanmıştır. Bu vb. durumlar dikkate alındığında onun rivayet değil, dirayet ehli bir müfessir olduğu söylenmelidir. Aksi durumda Taberî ile İbn Ebî Hâtim aynı olarak kabul edilmiş olur. Bu ise başka problemlere neden olacaktır. Zira Taberî, aktardığı rivayetler arasında hangi rivayetin doğru olabileceğine dair bir yorum yapmıştır. İbn Ebî Hâtim ise rivayeti sadece nakletmiştir. Bu durumda her iki müfessiri aynı kapsamda değerlendirmek yanlış olur. Neticede biri dirayet ehli diğeri rivayet ehli bir âlimdir. Ne var ki Taberi’nin Mâtürîdî ile aynı düzeyde bir dirayet âlimi olduğunu söylenirse bu da başka karışıklığa yol açacaktır. Çünkü iki müfessir arasında önemli farklar bulunmaktadır. Bunların başında onların bağlı bulundukları geleneğin etkisi gelmektedir: Ehl-i Hadîs ve Ehl-i Re’y. Ehl-i Hadîs - Ehl-i Re’y ayrımı ilk etapta fıkıh ile irtibatlandırılmıştır. Bununla beraber bazı araştırmacılar tasnifin sadece fıkıh sahasına indirgenmesini doğru bulmamıştır. Zira bu iki ekol, kelami sahada da kendilerine has düşünce yapıları ile dikkat çekmektedir. Şu halde hem fıkıh hem kelam sahası ile ilişkisi kurulan bu iki ekolün tefsir sahasını etkilediğini düşünmek mümkündür. Geniş bir perspektiften bakılması durumunda Ehl-i Hadîs - Ehl-i Re’y ekollerinin temel kriterleri Taberî ve Mâtürîdî’nin tefsirinde karşılık bulmaktadır. Nitekim Ehl-i Hadîs kriterlerine göre esas olan ilk dönem âlimlerin sözleridir. Onlara rağmen görüş beyan edilmez. Tabii erken dönem âlimlerinin bidat ehli kimseler olmamaları da esastır. Aksi durumdaki âlimlerin sözlerine itibar edilmez. Onlardan gelen rivayetler birbiri ile çelişiyorsa hangi rivayetin doğru olduğunu anlamak için çeşitli kriterler esas alınır: Mesela Kur’ân ayetlerine literal olarak en yakın rivayet hangisi ise o rivayet doğru kabul edilir. Ayrıca çok sayıdaki rivayet az sayıdaki rivayetten üstündür. Diğer yandan Allah’ın gelmesi gitmesi gibi haberi sıfatlar literal olarak anlaşılır fakat nasıl olduğunun bilgisi Allah’a havale edilir. Kelam ile ilgili meselelerde ayrıntıya girilmez. Ayrıca felsefi meselelere de temas edilmez. Ehl-i Re’y ise bahsi geçen hususlarda farklı tavır takınmıştır. Onlara göre ilk dönem âlimlere mukabil sonraki dönem âlimler de görüş bildirebilir. Sahibinin kimliği değil, söylediği söz itibara alınır. Dolayısıyla isnad birinci derecede önem taşımaz. Rivayetler Kur’ân’a arz edilir. Kur’ân’ın maksadıyla uyuşan rivayet esas kabul edilir. Kur’ân’a, akla ve genel geçer kanunlara aykırı olan rivayetler ise kabul edilmez. Bu rivayetlerin kimlere isnad edildiği de önemli değildir. Kur’ân’ın yorumlanmasında dikkate alınması gereken literal mana ise literal mana esas alınır. Dikkate alınması gereken batıni mana ise o esas alınır. Fakat bu ikisinden hangisinin esas alınacağına Kur’ân’ın bütünlüğü hesaba katılarak karar verilir. Allah’ın gelmesi, gitmesi gibi meseleleri konu edinen haberi sıfatlar tevil edilir. Kelam ile ilgili meselelere temas edilmelidir. Son olarak felsefi eserlerde yer alan bilgiler Kur’ân’a arz edilir. Ancak Kur’an’a aykırı olan bilgiler reddedilir. Açıkçası söz konusu kriterleri Taberî ile Mâtürîdî’nin tefsirlerinde ayrı ayrı görmek mümkündür. Taberî, erken dönem âlimlere rağmen söz söylemek doğru değildir kuralını kabul etmiştir, zaman zaman farklı düşünceye sahip olduğunu söylese de ısrarla öncekilerin düşüncelerini kabul ettiğini belirtmiş ve rivayetler arasında tercih yapmıştır. Tercihinde en çok dikkat ettiği husus rivayetin ayetin zahirine uygun olmasıdır. Rivayetleri senedi ile aktarmaya da çok dikkat etmiştir. O, haberi sıfatları literal olarak anlamış fakat nasıl olduğunu Allah’a havale etmiştir. Bazı durumlarda ise Allah’ın kürsüsü gibi ifadeleri tevil ettiği de olmuştur.



Real Time Impact Factor: Pending

Author Name:

URL: View PDF

Keywords: Tefsir, Ehl-i Hadîs, Ehl-i Re’y, Taberî, Mâtürîdî

ISSN: 2148-7634

EISSN: 2651-4087


EOI/DOI: https://doi.org/10.46353/k7aui


Add Citation Views: 1














Search


Advance Search

Get Eoi for your journal/conference/thesis paper.

Note: Get EOI for Journal/Conference/ Thesis paper.
(contact: eoi@citefactor.org).

citefactor-paper-indexing

Share With Us












Directory Indexing of International Research Journals